Camilerde saf tutamayan, ama en güzel cuma mesajlarını hiç aksatmayan,
Vatana, millete, devlete ve ümmete hizmette hiçbir katkısı olmayan ama Milletvekilleriyle ya da müdürlerle, başkanlarla, vakıf abileriyle aynı kareye girme yarışında üstün başarı gösteren,
Kendinden başka hiç kimseyi beğenmeyen, her zaman ve her durumda hep kendini haklı çıkaran,
Her makama veya ranta sadece kendini layık gören,
Küçük bir kazanç, basit bir statü veya makam ya da sıradan bir mal varlığı edindiğinde, burnu havada yürüyen, kibrinden yanına yaklaşılmayan,
Satacağı malın kusurunu gizleyen,
Borcunu konforundan öncelikli görmeyen ve zamanında ödemeye özen göstermeyen,
Randevu saatine ehemmiyet göstermeyen,
Durumu kurtarmak için "laf ola, beri gele" cinsinden samimiyetsiz cümleler kuran, karşısındakini hafife alan, değer vermeyen,
Verdiği sözde durmayan,
İşini görmek ya da gördürmek veya çıkar elde etmek için rahatça yalan söyleyen, insanları aldatan, sahte sevgi gösterilerinde bulunan,
Fırsatını bulduğu ve işine geldiği zaman kul hakkı filan dinlemeyip her yolu mübah gören,
Akşam sabah her ortamda, onun bunun gıybetini etmekten, her duyduğunu araştırmadan söylemekten hiç çekinmeyen,
İnsanların yüzüne gülüp arkalarından çekiştiren,
Sürekli insanların gizlisini saklısını araştıran, bunları yayan, çıkar sağlamak amacıyla tehdit ve şantaj aracı olarak kullanan,
Etrafındaki insanlara haset eden, hasedinden herkese bir kulp takan, alay eden ya da zehirli bir dille hep kötüleyen,
Kolay yoldan çok para kazanmak için haram-helal gözetmeyen,
Hayattaki tek hedefi, bir makam kapmak ya da şahsi ikbali için rant devşirmek olan ve bunun için de sosyal medya hesaplarından en renkli cami özçekimi ve afili aforizmalarla dini ibareler paylaşan,
Menfaat devşirebilmek için binbir takla teknikleriyle makam ve para sahiplerine yalakalıkta ve dalkavuklukta sınır tanımayan,
Hayra hasenada, ilme alime oralı olmayan, fakire fukaraya, yetime, düşküne bakmayan,
Tüm zamanını, enerjisinin varını yoğunu, para kazanmak, mal ya da makam sahibi olmak için harcayan,
Sözüm ona "dengeleri" gözetme adına, münafıklık alametlerinin hepsini sergileyen,
Dostça nasihat etmek istendiğinde, burnundan hiç kıl aldırmayan,
Gözünden hiç Allah için bir damla gözyaşı dökülmeyen,
Bu dünyaya gelişimizin asıl gayesi olan "salih bir kul" olma adına hiçbir duruşu, iradesi ve etkinliği olmayan,
Sadece bu dünya için, lüks, konfor, haz için yaşayan kalitesiz tiplerin, Müslümanım diye böbürlenerek öne çıktığı bir zaman diliminde yaşamak için nefes almaya çalışıyoruz!
Hep "-muş gibi"!..
Görüntü muhteşem, ama dayanıksız ve ruhsuz, albenisi o biçim, ama omurgasız ve ahlaksız!..
Nasıl diyordu Üstâd Necip Fazıl;
Eli inmeli, dili düğümlü, kalbi buruk, edası pısırık, sermayesi korkak, işi ürkek, ahlakı katlanmak, ibadeti saklanmak…
Bu mu Müslüman?!
. . .
Allah, bizi affetsin!..