Kategoriler

İmanlı Gençlik

“Gerçekten onlar rablerine iman etmiş gençlerdi ve biz onların imanlarını artırmıştık.”( Kehf Sûresi 13. Ayet)

 

Alemlerin mutlak hakimi, her şeyden haberdar olan şanı yüce Allah (c.c)’ ın övgüsüne mazhar olan bu genç yiğitler arasında kimler yer almak ister..?

 

Küçüktüm, umut bağlamıştım büyüklerime. Hatırlıyorum da ümmetin sıkıntılarını, dağınıklıklığını ve umursamazlığını; ayrıca günahlarla kirlenmiş çağı görmeye başladığımda dava abilerime gözlerimi dikmiştim. Onlardan beklentilerim vardı. Gıpta ile bakardım onlara. Her biri birer kahramandı gözümde. Evet, gerçekten öyleydiler, kahramandılar.

 

Sonra zaman geçti çocukluk geçti gençlik geldi çattı. Umutla baktığım o parıldayan gözlerine iyice baktığımda gözlerini umutla gençliğime dikmiş olduklarını gördüm. Gayret diyorlardı, ey genç adam ha gayret. Gayret et ki sizin gibiler çağa derman olacak diyorlardı.

 

Bir de “bizden geçti” deyip geriye çekilenleri gördüm ki acısı bir başka yaktı yüreğimi. Ne de garip gelmişti bana. Bir zamanların usta halka hizmetçileri, kahraman diye baktıklarım geri çekilir miydiler? Her belaya kafa tutan, İmtihanlara sabırda ashap gibi duran, sabır timsali onlar şimdi köşelerine çekilmiş, “bir de gençleri görelim” diyorlardı.

 

İrkildim, gençliğime bağlanan bunca umut da neyin nesiydi?

 

Yeniden düşünmek zorunda kaldım, acaba dedim onların umut bağladığı gençliğim bu kadar önemli miydi?

 

Farkına varamadığım bir şeyler olmalıydı. Şöyle birkaç hayal, birkaç kitap karıştırınca tarihin tozlu sayfalarına bir kez daha bakınca ancak anlayabildim, farkına varabildim, tarihe altın harflerle adını yazdıranlar gençlerdi.

 

Önce Hz. Ali çıktı karşıma gördüm ki İslam’ın ön saflarında pervane olmuştu. Mus’ab’ı gördüm, feda ettiği gençliğini. Sa’d bin ebi Vakkas’ı, Zeyd bin Haris’i, Fatih’i gördüm. Her biri kendini feda eden daha nice yiğit erleri...

 

Anladım artık, İslam bu güne kadar taze gençlerin omuzlarında gelmişti. Şimdi de gençlerin omuzlarında yükselecekti. Gençler gelecek nesillere ilham kaynağı olacaklardı. Tıpkı Mus’ab gibi kendini feda eden Abdusselam’lar gibi.. Atalar nasıl bizlere sevda oldularsa bu günün gençleri de sonrasına sevdalar bırakacaktı.

 

Peki onların izinde gitmek isteyen gençler ne yapmalıydı?

 

İhlas, gayret, fedakarlık, koşuşturma olduktan sonra karşımıza çıkan küfrün engelleri aslında birer köpük olduğunu, bu gençler bilsin. Onların ektiği iman, tevhid, doğruluk, ihlas, fedakarlık, sadakat tohumları asırlar sonra filizlenip tevhid aşkıyla dolu nice bahadırlar yetiştirmiştir. Bu gençlerin Allah için feda ettikleri makam, şöhret, dünya hayatının lezzetleri sayesinde bütün zulümlerini kemirip yok edecektir...

 

Fedakârlık gerekecekse gençliğim koşmalı meydanlara, yıpranması gereken birileri olacaksa o gençliğim olmalı, ağlanacaksa gençliğim ağlamalıydı ki yarınlarda ümmet gülebilsin. Bugün ölünecekse gençliğim ölmeliydi ki yarın ümmet dirilebilsin. Gençliğimi bir tohum gibi toprağa verebilmeliyim ki yarına çiçek verebileyim, mis kokan. Kurban adamak gerekecekse gençliğim başını uzatmalıydı.

 

Ey gençliğim kalk ve davran, bu yola olmalı kurban.

 

Elbette değer verilen şeyler feda edildikten sonra meyvesini verecek. Gençlik hazinesini sonuna dek Allah için açan, Allah için harcayan, Allah’a sunan hangi topluluk olursa olsun Allah’ın hazinesine davet edilen kimselerden olacaktır. Hakkın yılmaz bekçisi olan, hakkın gözetleyici gözü, kulesi, kim olursa olsun, Rahman’ın eşsiz hazinesinin en büyük faydalanıcıları olacaklardır.

Ne mutlu, Allah’ın ayetlerini görüp, okuyup, düşünüp, anlayıp ve uygulayan kimselere...

 

Allah’ın övgüsüne mazhar olan gençlerden olmak temennisiyle...

 

Selam ve Dua ile...

Özet
:
Resim
www.misturi.com ©
X